2.28.2008

Olumlu Düşünce Aşısı
Son Günlerin Kaynağı Belirsiz Baharı


Erken saatte işe giden kuzen tıkırtılarına uyanıyorum. O da nesi! Kuzen gecenin bir köründe işe gitmiyor artık, e güneş var, e gün doğmuş! Kapıyı çekişinin ardından şahsi güne başlangıcım yaklaşık iki saatlik bir uykudan sonra olacak. Bu uykularda içine güneş doğmuş rüyalar görüyorum işte son günlerde. Erken doğan güneş kapalı göz kapaklarıma vuruyor. ‘gerçek – beyin – hayal’ uyku şeytan üçgeninde güneşli rüyalar yerini buluyor! Böyle başlayan günler de şenlikli halaylı bayramlı devam ediyor!

Bu bahar havalı günleri kim yastık altı yapmıştı yiten mevsimde de bilmem kaç yılın en soğuk hafta sonundan sonra birden ortaya çıkarıverdi anlamış değilim. Hoş her kim yaptıysa alnından öpülesidir! İhtiyacımız vardı. Karda ‘otolara bindirmece yol üstünden kaydırmaca’ oynamak yormuştu. Güneşi gören kendimiz kendimizi ayyynı anda İstanbul trafiğine atıverdik. Evet tüm memleket sanki aynı anda İstanbul trafiğine atılmışız gibi bir araplık bir saçlık söz konusuydu. Camdan bakan arap kızı bile trafikteydi bu hafta sonu! ‘Eee abi bizim de hakkımız! Bak bak nereye kadar, havayı böyle görünce bıraktım pencere neyim’ şeklinde demeç verdi. Doğru tahmin, tam o anda oradan geçmekte olan Hawaii gömlekli hasır şapkalı gözlüklü bayan bendim! Demek siz de..!

Bir türlü akşam olmaması da bu kaynağı belirsiz bahar günlerinin daha ilerleyen saatlerde fark edilen nadide diğer bir özelliğidir efendim. Bünye şaşkın, beyin şaşkın.. Bu hava neden kararmıyor? Duvar saatim mi bozuk, vücut saatim mi kopuk? Havada bir başına buyruk kararmamalar, bir ılık ılık estirmeler.. Sanki bir triphop seçmiş kendine, almış loopa, salınıyor doğa. Sen çok yaşa. Seni sapıttıran biziz, şaşırt bizi tabi hakkındır doğa! Böyle mesajlar vererek de deodorant sıkmayın, boşa makbuz almayın diyerek de sonlandırırım yazımı. Yakışır mı? Bilmem, varsın yakışmasın, ben arap kızı olucam, kalkmam lazım yazının başından, ondan yani!
Mircim'e,

Biri küçük
Diğeri ondan daha küçük
Biri diğerinden de küçük ama zaten
İki çocuk bunlar
Biri üzüldü:
Yağmur yağıyor ne güzel
İyi de ne güzel dediği şeye neden üzüldü?
Çünkü sevinecek şeyi varken elinde
Cebinde bekleyen üzülecek şeyi seçen bir küçük diğeri
Biri sordu:
Neden üzüldün ki
Diğeri açıkladı:
Çünkü artık gittikçe daha az yağıyor
Ve ilerde hiç yağmayacak
Biri gerçekçi yanını durduramayarak:
E olsun ama biz görmeyiz o zamanları boşver
Diğeri daha da üzüldü:
Ben beş yüz yaşıma kadar yaşayacakmışım.
Baksana zaten beş yüz yaşım dedin
Senin beş yüz yaşına kadar senden başka yaşayacak kimse olamaz zaten!.

Uffff

Tamam tamam

...

(mir rengi yazılmış olup bu rengi yalnızca mirler görebilir, di mi mir?)

2.23.2008

Yazsana yaz
Yaz


Bir yeşil kamyon seyrek trafikte gidiyor gözümün önünde
Bir yeşil
Bir kamyon
Nereye gidiyor bilmem
Neden gidiyor bilmem
Kim götürüyor belli değil
Gözümün önünce gittiğini görüyorum sadece
Çikolatadan bir parça daha ısırıyorum
Belki kadehten bir yudum daha kırmızı
Sonra diyorum beni de götürse nereye gidiyorsa
Bilmediğim bir alana bıraksa beni
Neyle yüklüyse onlarla beraber
Ben bir eşya olsam
Sadece dursam
İçimde olan biten bir şey olmasa
Sadece varlığımla neyden oluşuyorsam onunla
Yani belki metal belki tahta
Evet şimdiki gibi belki et değil
Olsa bile artı ruh değil
Öylece durabilmeyi
Bekleyebilmeyi bilmeye doğasından sahip olan bir eşya

..................


kar kaplamış yol yanlarını
yığılılar üst üste
pislenmişler
çamurlanmışlar
yağarken nasıl da beyaz
nasıl da hafif ve yumuşaklardı
şimdi ağır kirli ve itilmişler
yollar onlarsız şimdi
açıklar trafiğe
herkes mutluyken ben
üzülen karların derdinde
yolların açılmasının hüznü var üstümde

.................

tam düşünememenin güzelliği
insan olmanın en büyük ve yüce özelliğinin reddi bu
kaybedince bir parçasını
daha rahat olabilmek
aptallar daha mı mutludur
ya da duygusuzlar
tüm duygularımı bağışlıyorum
ölmeden önce
alın benden onları
ihtiyacı olanlar
hissetmek isteyip de hissedemeyenlere nakledilsin
kırmızı bir kalp konması değil bu
bir buzlu kaba
belki bu duygular bir balonda nakledilebilir
belki pamuğun arasına sarılıp
mutlu olsun alan temennimdir
pişman olmasın
diyebilsin ki
hissetmek daha güzelmiş hissetmemekten

benim bedenim
benim duygularımdan daha hafif
benim bedenim
duygularımın rüzgarıyla uçar
kendini bir vapurda bulur birden
kadıköyden beşiktaşa giden
çok kalabalık vapur
çok insan var
neden geldim buraya
a evet
dışarıda martılar var ve batan bir güneş

........

bana tutunup çıkmak ister misin buradan
bunu bekliyordum evet
ama hayır teşekkürler
sen git
ben kalkarım
ya da kalkamasam da git işte..

2.13.2008

sanki biri üfledi avucumun içinden havaya karıştı tozları çocukluğumun..

avucumda sıkı sıkıya tutup
yine şimdi küçük olmak istemiştim ben halbuki

sokakta oyun oynayıp
eve gelmek
yıka ellerini demesi bana annemin
sonra en sevdiğim çorbayı yaptığını söylemesi
gözleri parlayarak..
bi çırpıda içmişim
içim sıcacık
evim sıcacık
aklımda dönüp dönüp karışan parçalar yok
bulmacadan habersizim bile muhtemelen
televizyonun karşısında uyumuşum
babam uyandırmış
hadi kızım yatağına yat demiş
dişlerimi fırçalamadan devrilmişim yatağa
yer değiştirmeyince parçalar
ağırlıkları sağa sola çevirmemiş
huzurum sabit uyumuşum..

bunları düşünmüşüm avucumda diğer elim..