12.30.2006

31 Aralık Pazar, ne de çifte kavrulmuş bir gün!

Bayramın ilk günün başladıgını ve 2006 denen çerçevenin sağ üst köşesinin birleştiğini ve kapandığını görüyorum ve de tabi ki 2007 nin aynı uzantılardan yeni bir çerçeve oluşturuşunu. Çizgiler aynı sadece kümelenişi farklı. Sonu çift sayıdan sonu tek sayıya geçiş. Tek sayıları daha çok sevdiğimden ve 7 ye de ayrı bir sempatim oldugundan 2007 yi görmeden sevdim diyebilirim :) Görmeden sevdiğim başka bir şey daha var bu yıl biterken yanımda. Hayatıma güzel bir gece yarısı aniden bastıran yağmur gibi giren, şemsiye açmama hiç gerek olmadığını bildiğim, öylece oldugum ve karşılığında öyleceliğini bulduğum bambaşka bir şey. Dostlarımdan, ailemden uzak geçirdiğim ayların sonunda şimdi onlarla birlikte bu çifte kavrulmuş lezzeti tatmak, onları görebilip onlarla yüzyüze konuşabilmek çok güzel gelecek ruhuma. Sonra yine alıp başını gitmek var çünkü. Sonuna kadar memnun oldugum gitmelerim nereye götürmüş olacak beni 2008 çerçevesi başlarken meraklardayım.

Domino taşları gibi birbirini iterken yıllar, ilerleyedursun hayat.. İlerlesin ama yeter ki elimizde ufalanmasın, dağılmasın, anlayarak, hissederek, hissettirerek ilerlesin.. 'İyi ki' dedirten yeni onlarca şey eklensin hayatlarımıza. En sevdiğimiz müzik gibi bir yıl olsun bu yıl..!

12.26.2006

bugün bir çok şey kadife kadife

bugün içim kadife
dışım kadife
kar yağdı yerler kadife
köşeleri yoketti kadifeler
sivri hiçbir şey yok
kadifene sokulamasam da
böyle.

12.21.2006

efenim gecenin bu vaktinde hala ve yine uyanıgım! neden neden? uyku sınırı ağıma bir taş attım tık dedi kendini sabaha dogru yay dedi vay vay. yaklaşık 3 gece önce oldu bu olay ki şeb-i yeldadan 2 gün önceye tekavül eder. sonra da bu esneyen ağ hızla esnemeye devam etti. yatamaz hallerdeyim şimdi. yatıcak gibi olsam anında bir bahane üretiliyor beynim kendini salmışlıgı anında bırakıp hımmhım bir bahane bulmalıyım bir bahane hem de albeni bahanelerinden bile şahane diyor. başarıyor da bunu hınzır. ben de orayı burayı okuyup aynı şekilde oraya buraya yazarak günün o en güzel pırıl kıpır ilk ışıklarına dogru o ışıkların hızında ulaşıyorum. yani diyeceğim şu ki zaman da geçmiyor değil. 4 ler 5 leri 5 ler 6 ları kovalıyor. işin özünde 4 ler 6 ları kovalıyor da 5 leri kullanıyor kendi elini bulaştırmıyor olaya. 5 ler maşa bu durumda. maşa olmak da hoş bir şey mi sayın 5 ler diye dönüp sorunca da cevap alamıyoruz. 5 leri anlaşıldıgı üzere sevmiyoruz. aman onlara da yazık ya dicem de ben sevmiyorum diye neden yazık olsun ki. elbet vardır başka seveni 5 lerin.

hayatın her anını sömürmeye çalışma projem yarın öğle saatlerinde başlayacaktır.

şakaklarımdan 2.46 şar cm içeri ilerlendiğinde işte tam o bölgede çalan şarkı budur: incubus-the warmth.. davulu tizleri kısıp orta seste dinledim evet bunu yaptım. çok da memnun kaldım. drive larını severel dinlerdim ama bunu da çok sevdim ve yetmezmiş gibi hafızaya alıverdim.

fotografımı kırmızılayınca çok güzel oldu. acaba bu tekrar kızıl kırmızı olmam için bir işaret mi? yoksa özüme mi dönmeliyim? ya da ya da aklımdaki lezzetli renk karışımını mı uygulamalıyım? kafam çok karışık, tanrımm nasıl bulacagım bu çıkış yolunu :p (fıldır)

geceye gel geceye gecenin koynundayım
eller ne derse desin ben yine uyanıgım

a plus a tous!

12.17.2006


kiss..
which makes brighter than the sun
herhangi birisi herhangi olmaktan ne zaman çıkar?
nerede durdugunu bilmediğim o ince çizgiye basınca mı?
bir anda bambaşkalıga geçiş yaptın. herşeyin bambaşka oldu, eskiye dair her yol bambaşka sokaklara çıktı. ne değişti ama? belki de sadece aramızdaki sular..

ve giderek başa döneceğiz, sadece bu sefer o çizgiye hangi taraftan yaklaştıgın değişecek. bir anda yine herhangi olucaksın. artık herseferinde sen aynı mısın yoksa ben mi değiştim diyeceğim. neden?

sen daha yakın oldukça ben seni itmeye başladım. üzgünüm. uzak dursan da zaman iticekti seni benim yerime. nerde durman gerekli bende durabilmen için. bilmiyorum.

sona dön.. başa dön.. zaten döndüğü sürece son da baş da aynı noktada, işte bu nokta o nokta = .

bundan farklı birşey var mı? varsa da ben yaşar mıyım?

ben düşünürken güneş battı, gece oldu yine.. ama ben geceyi de severim sevgili.. yarın güneş bizim olmasa da bu gece ay dolunay..

12.14.2006

Bir eline sözlük yapışık yaşayan biri oldum çıktım. Aklımda en sık oluşan soru: 'Bu ne demek?'. Derimde sözlük taşıma cebi açtırıcam. Evet, şu noktada kangurulara özendiğim doğrudur.

12.12.2006


Biz buralarda sokaklarda icikli bicikli vitrinlerle 'face a face'ız sürekli. Demek ki
'herhangi olmayan bir baba' beyaz sakalını bıyıgını takmış, kırmızı şapkasıyla kırmızı kostümünü giymiş taa uzaaaklardan yola çıkmış. Geyiklerinin bagajına özenle yerleştirmiş hediyeleri, üşümesinler diye takmış başlarına birer şapka, onlar da çocukaları gibi ne de olsa.. Neşeli, kar beyazı ve aynı zamanda pudra şekeri tadında şarkılara rastlarken köşe başlarında arada bir de 'J'arriveee..!' namelerini duyuyoruz. E o geliyor bunun başka bir açıklaması yok biliyoruz.

12.03.2006

şehir kendini hiç düşünmeden yagmura teslim ediyor geceler boyu

gecenin beklenmedik bir saatinde çıkıp geliyor yağmur. sormadan şehre. davetsiz ama gelirse kabul edileceğini bilir bir halde. şehir defalarca ağırlamış yağmuru ama çekingen yine de. gelişini bekliyor ama ya gelmezselerini bırakamamış da. işte bu yüzden bir sokak lambasının sarıların en güzeli ışıgında yağmur ilk damlalarıyla severken şehri şehir hiç olmadıgı kadar mutlu, yağmurun ıslaklığıyla sıcacık.

12.02.2006

neden böyle bir sürece girdim bilmiyorum.
yaz -a- mıyorum.
yaza yazdıgım kadarını begenmiyorum.
oynuyorum.
hamurum oynanmaktan bozuluyor, olmuyor istediğim gibi.
siliyorum.
yeniden yazmaya çalışıyorum.
yeniden istediğimi bulamıyorum.
yazmam mı değişti istediğim mi?
bilmiyorum.
patlamaya mı hazırlanıyor yoksa içimdekilerin tümü?
bir aralık mı verdiler bu nedenle bu Aralık?
we ll see.. we ll see



mavi ışıkları gözlerim beyazına kaydettim.
mavilerin içinden siyah boncuk bakıyorum. ne de güzel bakıyorum.
başımı iki yana sallıyorum.
umrumda mıyım degil miyim inan umrumda degil.
sen artık farketmezlere çıktın bende.
uçuk pembe bakışların yok mavilerimde.

11.24.2006

üzgün


henüz bitmemiş ama biteceği kesin olan
kesinliğinden ötürü hüznü erken bastıran bişey bu
yarılamıs olmak bile üzücü
hayattan hep daha fazlasını istemiyor muyuz?
o da olsun bu da olsun
biraz daha biraz daha izin ver bana
kalmak istiyorum
bitmesini istemiyorum
aitliğe yaklaşmışken gitmek istemiyorum
evet daha fazlasını istiyorum
beni bana bazen sevdirmeyen ama hayattan ögrendiğim bu
ben buyum
herzamnaki gibi
ben
buyum
mutlu bırak beni burda
zamanı emmek
posasını da zihnim de götürmek istiyorum.



Another turning point;
a fork stuck in the road.

Time grabs you by the wrist;
directs you where to go.

So make the best of this test
and don't ask why.

It's not a question
but a lesson learned in time.

It's something unpredictable
but in the end it's right.
I hope you had the time of your life.

So take the photographs
and still frames in your mind.

Hang it on a shelf
In good health and good time.

Tattoos of memories
and dead skin on trial.

For what it's worth,
it was worth all the while.

It's something unpredictable
but in the end it's right.
I hope you had the time of your life.

It's something unpredictable
but in the end it's right.
I hope you had the time of your life.

It's something unpredictable
but in the end it's right.
I hope you had the time of your life.

11.13.2006




on my way up north
up on the ventura
i pulled back the hood
and i was talking to you
and i knew then it would be
a life long thing
but i didn't know that we
we could break a silver lining

and i'm so sad
like a good book
i can't put this day back
a sorta fairytale
with you
a sorta fairytale
with you

things you said that day
up on the 101
the girl had come undone
i tried to downplay it
with a bet about us
you said that-
you'd take it
as long as i could
i could not erase it

and i'm so sad
like a good book
i can't put this day back
a sorta fairytale
with you
a sorta fairytale
with you

and i ride along side
and i rode along side
you then
and i rode along side
till you lost me there
in the open road
and i rode along side
till the honey spread
itself so thin
for me to break your bread
for me to take your word
i had to steal it

and i'm so sad
like a good book
i can't put this day back
a sorta fairytale
with you
a sorta fairytale
with you

i could pick back up
whenever i feel

down new mexico way
something about
the open road
i knew that he was
looking for some indian blood and
find a little in you find a little
in me we may be
on this road but
we're just
impostors
in this country you know
so we go along and we said
we'd fake it
feel better with
oliver stone
till i
almost smacked him -
seemed right that night and
i don't know what
takes hold
out there in the
desert cold
these guys think they must
try and just get over on us

and i'm so sad
like a good book
i can't put this
day back
a sorta fairytale
with you
a sorta fairytale
with you

and i was ridin' by
ridin' along side
for a while till you lost me
and i was ridin' by
ridin' along till you lost me
till you lost
me in
the rear
view
you lost me
i said

way up north i took my day
all in all was a pretty nice
day and i put the hood
right back where
you could taste heaven
perfectly
feel out the summer breeze
didn't know when we'd be back
and i, i don't
didn't think
we'd end up like
like this

dinledim hüzünlendim
like a good book i cant put this day back..

11.10.2006



renkler havada asılı kaldı, akışkan rüzgar renkleri birbirine kattı.
kiraz - kivi

Camından parlak altın sarısı güneş ışınları saçılan deli saçması'ları' bir trende uzayıp kendimle gidebilirim kilometrelerce. bilmediğim dillerin yanımda konuşulmasından hoşlanabilirim. gözlerimi üçe kadar sayıp sözcüklerimi açabilirim kamuoyuna en özelimden çıkıp bir anda. beklenmeyenleri yapıp beklenenleri inadına ertelerim. sesli harflerden sesizleri çıkarırım 5 ile çarparım yanıp sönen fenerlerden inci kolye yapar boynuma takarım. selam verdiğim yüzlere milyon kere gülümseyip üstü omomatiğe batırılmış şekerlemeler yiyebilirim. dıgının dıgından davetli oldugum bir yerdeki bütün içkileri içip çekip gitmeyi isteyebilirim. saadeti uygunsuz kollarda arayan da ben olabilirm güvenle uykuya dalabileceğim bir omuzda arayan da. ben ben ben kulaklarıma küpe diye kiraz takıp dolaşan bir çocuktum ve ben hala o görünmez kirazları kulagımda taşıyorum. işte bu yüzden kanım kiraz gibidir benim, tadım kirazla kivi karışımıdır. kivi nerden mi çıktı? bilmiyorum hafif mayhoşluktan olabilir.

11.05.2006

yüzümü yastıktan sıyırdım
gözlerimin istenmeyen mütemadiyen ziyaretçisi sabah parlaklıgı canımı yakmadı ilk kez bu sabah
yalancı kar parlaklıgı diye adlandırdı aldanmıs aklım sonradan onu
ve anladım ki kalbim karlar altında..

11.04.2006



La coeur de Bruxelles Grand'Place



Brugge, c'etait parfait!

10.21.2006

!! zaman akmakta sular tasmakta dereler cosmakta gormeye gorsun yuzumu aycicekler gibi donerim gunese gunesi aya baglarim gece olunca kalbimi gelgitlere aklimin kayislarini siyiririm usulca duser omuzlarima !!

10.16.2006


Bombaysers de Lille 3000!!
gece yatmaz olmusuz sabahı unutmusuz
sabaha dogrularımız var en fazla
onlar da demlı mı demlı
delıye vurmusuz
delıyım delısın delı
buralar hep delı selı
aklımızı vaubanda mı unuttuk?
rue natıonalıtede cebımızden mı dusurduk?
matche gırerken yanımdaydı champıondan cıkarken yok
sarabın ıyısını secerken benı caldırdı
seven heavenda dagıtırken ulaşamadım mesaj bırak dedı
mesaj bıraktım gerı aramadı
aklım kapsama alanı dısında takılıyor bı suredır
alıstım mı ne onsuzluga
aman gelmesın bu saatten sonra hıc cekemem
cok ısrar ederse employmenttakı duslerıme gırebılır
o kadar..

da ben bunca seyı nası dusundum aklımsız???


hehehehehheh hahahhaahha hiiiiiii

10.09.2006

hafif bir gribal enfeksiyon mucadelesinde bedenim
buz gibi havaya ragmen yanmayan kaloriferden sebepli soguk
bir odadaaaa
yim
acikiyorum da yavastan
acligimi bir hos sohbet fransiz restorantinda dindirecek olmam dusuncesi guzel
ama bu guzel yemekten once 2 saat -hola -adios dersim var ki kapanan goz kapaklarim gitmeeeeeeeee diyor ama lazimlar sarmis dort bir yanimi
gitmem lazim! iki cumle daha ogrenip bir dili iki cumle daha yurumem lazim
gittim..

10.05.2006

!zamandan once gıtmeye heveslı zıhnımı dızgınlemeye calısıyorum. ıplerı cektıkce yasanmamıs anılar elıme dolanıyor. henuz cekılmemıs fotograflara bakıp ıc gecıren bır zıhın ve ona yetısmeye çabalayan tıtrek soluksuz bır beden! ıste sımdı zamanı tum demırlerden kurtulmanın cebındekı tum cakıl taslarını atmanın!
batıyorsun anlasana kurtul tum ağırlıklarından! yasamayı hayal etmekten yasayamaz olduklarını bırak artık sıkmaktan acıttıgın elınden. kendı tırnaklarının kendı elını kanattıgı yetmedı mı!

10.02.2006

Alnimda yabancisiyim yazan bir notla dolastigim bu baskaliga geldim geleli cokca yazmadim. Anlatmak istediklerim var. Eskiden hastane oldugunu ogrendigim bir yurtta kaliyorum ve eski tahta evlere benzer o kokuyu icime cekiyorum odamda oldugum surece. Sehir sevimli, sevimliliginin bir kismini pek buyuk olmamasindan aliyor. Desem de kucuk sandigim sehrin ciktigim bitmek bilmeyen bir metro yolculuguyla aslinda o kadar da kucuk olmadigini farkettim. Ara sokaklarinda daha cok dolasmak istiyorum. Tek basima buradaki insanlarin bile bilmedigi seyler kesfetmek istiyorum.
Deliler gibi asik olmak istiyorum. Sayfalari yirtmak baska sayfalara yapistirmak istiyorum..

9.17.2006

Tanımlanamayan ve uçamayan bır cısım var ıcımde
sankı
ucmak ıstıyor ama beceremıyor bır turlu

arka bahcedekı kedıler norah jones come away wıth me ye uygun yuruyor
komıkler ve yavas

goruntuler kaymaya basladı

kedıler catıda
norah yanımda

bırlıkte soyluyoruz:

and melt ur cold cold heart



..

8.03.2006

güneş çokkk kızmış ankaraya bugün, elleşmeyin 40 da olurum 50 de diyo, sinirinden böyle bu biliyorum ben,üstüne gitmemek lazım, bi 40lık ışın gönderdi az önce bana fena oluyo yani ordan biliyorum
Uyukluyorum yastığımda saç tellerin..
Kanını emen sivriyi de öldürmedim
arada gelip konuyor ellerime..

7.31.2006

"senle ben batı doğu ama dünya yuvarlak"

Ama şimdi o biliyor mu gemilerin yaklaştıkça daha çok göründüğünü? Biliyor mu önce dumanını görecek sonra bacayı? Hadi bildi diyelim ya onun gemileri de benimkiler gibi hayal gemileriyse kağıttan ve küvette yüzen? O zaman da dünya yuvarlak mı diyeceğiz? Karalarımızın sularımıza, sularımızın birbirine değmesini bekleyecek miyiz?

7.25.2006

Hep hayattan daha fazlasını istemek/beklemek doğru mu?

Fazlasını istemekten elindekinin tadını çıkaramadığın olmuyor mu?

Fazlasına dair hayaller şimdiki gerçekliğin üstünü örtmüyor mu?

Bazı şeyleri içeriği belli kelimelerle tanımlamak onlara haksızlık etmek. Adı yok bunun. Olduğu gibi güzel. Fazlasını da istemiyorum şimdiyi rahat ve güzel görebilmek/tadabilmek istiyorum sadece. Bana bakarken gülümseyen hali ve gülümseyen gözleri bilmek istiyorum. Olamaz, burada kalır yok. Canımı sıkmaktan başka işe yaramıyorlar. Gidin başımdan. Olduğu gibi, kalacaksa da kalacağı gibi güzel çünkü.

İçimi ısıttığı için mutluyum, bu kadar.

Sadece bir nokta olsa bile içi dopdolu olacak

7.23.2006


Nasıl olduğunu anlamadım.
Zaten anlasam bir yerlere not etmiştim çoktan
bu haliyeti ruhiyenin geliş formülünü.
Denize girmişim
tuzlu suyla bedenimi
dalgaların sesiyle ruhumu yıkamışım gibi..
Gözlerim midye kabuklarından
parmaklarım yılların köşelerini yumuşattığı deniz taşlarından
kuru kumlar süzülüyor deniz taşlarımın arasından.

Kahverengi gözlü çocuklar bekliyorum oynamak için..

7.22.2006


süpermen'in yarısını izledikten sonra ertesi gün diğer yarısını izlemeye gebeyken
akla ziyan bir melodiyle dilimize dizilenler;

süpermenin yarısı
dama çıktı karısı
inmez gece yarısı
bekler güneş sarısı
işer adı batası
sidik kokar paçası

gel süpermen geeeeeeel geeeeeeeeeeel..
ooyy süpermen oooyyy oooyyyyyyyy....

7.17.2006

insan herşeyden vazgeçebilir mi gökyüzüne bakarken
rüzgar ince ince okşarken yüzünü
yahut
bi gece vakti
ay kocaman ve o kendine özgü sarısındayken yine
deniz olmasa da denizi düşünerek vazgeçebilir mi insan herşeyden
çimenlerin üstünde serilmişken
ve çimenler serilmişken onun üstüne
elini yeni yağmurlanmış bi güle dokundururken
yıldızlar çokken
ya da
güneş henüz giderken
ardında uçuk mavi uçuk pembe bir hal bırakırken

7.14.2006

uçmasam da göklere bir kuş olsam pencerede
perdeyi kapatsan da ben seninleeeee
vooooooooaaaohaaaahoooooooooooooovo

bir ses buldum isminde
bin renk buldum yüzünde
bu bir zaman denizi
biz nereyeeeee
vooooooooooaaaahoaaaaaahouuuuuuuu

6.23.2006

Yarışmadı
Yenilmedi
Açık seçik
Sizle oynamadı
Gerilmedi
Sanılmasın yine basmış onu bulantılar
Yanılmasın öyle dalga geçen yabancılar
Ah eğleniyor kendi başına
Ah neşesi yeter
Ah umurunda mı sandın bu dünya
Ah neşesi yeter
Konuşmadı
Hiç duymadı
Açık seçik
Sizle takılmadı
Daralmadı
Ah eğleniyor kendi başına
Ah neşesi yeter
Ah umurunda mı sandın bu dünya
Ah neşesi yeter

......................................

Gidiyorum.. Giderayak .. Garip.. Bişeyler.. Oldu.. Bitmeyecek bir cümle başladı.. Üzüldüm..

6.14.2006


dün manyakça sarhoş oldum.. hala kendime geldiğim söylenemez.. midemde kasılmalar açılmalar..

Love, love is a verbLove is a doing wordFearless on my breathGentle impulsionShakes me makes me lighterFearless on my breathTeardrop on the fireFearless on my breathNine night of matterBlack flowers blossomFearless on my breathBlack flowers blossomFearless on my breathTeardrop on the fireFearless on my breathWater is my eyeMost faithful mirrorFearless on my breathTeardrop on the fire of a confessionFearless on my breathMost faithful mirrorFearless on my breathTeardrop on the fireFearless on my breathStumbling a littleStumbling a little

6.03.2006


Meksika filmlerinden bir gün düşmüş önümüze dün, onu yaşıyoruz bugün..
Hava basık. Zaman sanki üzerinde havanın basıklığı olabildiğince yavaş ilerliyor. Zaman yavaş, zaman geçmiyor. Hareketlerim havada asılı kalıyor gibi. Kolumu kaldırışım anlarla ilerliyor kare kare, Meksika filminin saniyelik sarı kareleri bunlar.. Rüzgar yok bu filmde. Ağırlık tuhaflık hakim.. Kendimi o sarı karelerin birinde boş boş televizyona bakan yanında ağır aksak çalışan bir vantilatör olan göbekli bir adama benzetiyorum. Kirli sakallıyım, iriyim, oturduğum koltukta kaykılmışım, koltuğa fazla gelmişim taşmışım biraz dışarı. O adamla bir farkım var, o da önümde boş boş baktığımın ders kitabı olması. Okusam ilerlemiyor. Dedim ya ağırlık sinmiş bu filme, herşeyde bir ağırlık var. Harfler bile ağır ağır diziliyor yanyana..
Galiba burdan kalkıp gitmek lazım.. ya da.. birilerinin kalkıp buraya gelmesi lazım.. bir basınç farkı lazım..

4.23.2006


karşındaki insana istediklerini yaptırtmak için onu ayrılmakla tehdit etmek ne kadar iğrenç bişey!
hep benim dediklerim olucak,
hep benim dediklerimi yapıcaksın
bu ilişkide bi tane sen bi tane de ben olmicaz
iki tane ben olucaz
çünkü ben kendime aşığım
sana değil..
çünkü sana aşık olmamı istiyorsan senden ayrılırım..

4.03.2006

Sessizlik cinayettir bazen!


Belki ellerine kan bulasmaz;belki gozlerini yumar,kulaklarini tikarsin;cigliklar parcalanir duvarlarinda...Kafani cevirirsin yardim nidalarina ya da elvedalara...Hic bir sey degissin istemezsin;yolunu tutmus,yukunu almissindir;paylasmayi bilmezsin...Kimsenin yerine koyamazsin kendini;ne anlamaya,ne anlandirmaya calismazsin bir seyleri...


Sevgiden,asktan,dostluktan dem vurup,ortak olmazsin sorunlarima...Her adim atisinda cekersin kendini geri; "konus!" derim,susarsin...Ya dusuncelerin yoktur kendine ait,ya korkarsin dusunduklerini soylemekten...Gercekten var misin,ihtiyacim oldugunda ortalikta gorunmezken...Nasil inanirim sana;hakliya "hakli",haksiza "haksiz" diyemezken...Sessizlikte bogulurken sesim;ancak fisildayarak soyleyebiliyorum: "sessizlik cinayettir!"

4.01.2006

ben küçük bir kız heyecanlı
oyuncaklarım tahtadandı
hepsi kırıldı
yapıştırdım..

hiç büyümicek küçük bir kızım, biliyorum
değişmek de istemiyorum
olduğunun ötesinde berisinde başka bir taraflarında
kendini göstermeye çabalayanları anlayamıyorum..
anlayamadığım bir sürü şey var

anlayabildiklerim bir gün batımı kadar güzel..



3.27.2006

hi cat
redcat
the-redcat
the-tired redcat
goodnight the-tired redcat..
çokkkk yorgunum..
günlerdir böyleyim..
ama bugün ablam geldi buraya!
ablamı gördümm, çok özlemişim çokkk..!
yüzünü hafızama kazımak istedim..uzun zaman olmuş sanki görüşmeyeli
gibi geldi yüzü, yıllar geçmiş sanki..
yarın da görsem..

3.23.2006

hava güzelse pencereyi aç
rüzgar da varsa hafif bırak essin odanda
ruhunu törpülesin
alsın aklındaki karışıklıkları
bir dinginlik bıraksın..

3.22.2006

  1. ?
  2. ?
  3. :S

yoruldum masanın başında oturmaktan, bi işe de yaramadım bütün gün..

nereye koşuyorsun nereye?

iyigeceler..

bir enerji patlaması yaşarsın, ardından yorgunluk gelir,
göz kapakların kapanmaya başlar, elin yavaşlar klavyeyi
kullanmak zorlaşır..
yatak iki metre uzağındadır, gidemezsin..

done, or not?
:S