12.30.2006

31 Aralık Pazar, ne de çifte kavrulmuş bir gün!

Bayramın ilk günün başladıgını ve 2006 denen çerçevenin sağ üst köşesinin birleştiğini ve kapandığını görüyorum ve de tabi ki 2007 nin aynı uzantılardan yeni bir çerçeve oluşturuşunu. Çizgiler aynı sadece kümelenişi farklı. Sonu çift sayıdan sonu tek sayıya geçiş. Tek sayıları daha çok sevdiğimden ve 7 ye de ayrı bir sempatim oldugundan 2007 yi görmeden sevdim diyebilirim :) Görmeden sevdiğim başka bir şey daha var bu yıl biterken yanımda. Hayatıma güzel bir gece yarısı aniden bastıran yağmur gibi giren, şemsiye açmama hiç gerek olmadığını bildiğim, öylece oldugum ve karşılığında öyleceliğini bulduğum bambaşka bir şey. Dostlarımdan, ailemden uzak geçirdiğim ayların sonunda şimdi onlarla birlikte bu çifte kavrulmuş lezzeti tatmak, onları görebilip onlarla yüzyüze konuşabilmek çok güzel gelecek ruhuma. Sonra yine alıp başını gitmek var çünkü. Sonuna kadar memnun oldugum gitmelerim nereye götürmüş olacak beni 2008 çerçevesi başlarken meraklardayım.

Domino taşları gibi birbirini iterken yıllar, ilerleyedursun hayat.. İlerlesin ama yeter ki elimizde ufalanmasın, dağılmasın, anlayarak, hissederek, hissettirerek ilerlesin.. 'İyi ki' dedirten yeni onlarca şey eklensin hayatlarımıza. En sevdiğimiz müzik gibi bir yıl olsun bu yıl..!

12.26.2006

bugün bir çok şey kadife kadife

bugün içim kadife
dışım kadife
kar yağdı yerler kadife
köşeleri yoketti kadifeler
sivri hiçbir şey yok
kadifene sokulamasam da
böyle.

12.21.2006

efenim gecenin bu vaktinde hala ve yine uyanıgım! neden neden? uyku sınırı ağıma bir taş attım tık dedi kendini sabaha dogru yay dedi vay vay. yaklaşık 3 gece önce oldu bu olay ki şeb-i yeldadan 2 gün önceye tekavül eder. sonra da bu esneyen ağ hızla esnemeye devam etti. yatamaz hallerdeyim şimdi. yatıcak gibi olsam anında bir bahane üretiliyor beynim kendini salmışlıgı anında bırakıp hımmhım bir bahane bulmalıyım bir bahane hem de albeni bahanelerinden bile şahane diyor. başarıyor da bunu hınzır. ben de orayı burayı okuyup aynı şekilde oraya buraya yazarak günün o en güzel pırıl kıpır ilk ışıklarına dogru o ışıkların hızında ulaşıyorum. yani diyeceğim şu ki zaman da geçmiyor değil. 4 ler 5 leri 5 ler 6 ları kovalıyor. işin özünde 4 ler 6 ları kovalıyor da 5 leri kullanıyor kendi elini bulaştırmıyor olaya. 5 ler maşa bu durumda. maşa olmak da hoş bir şey mi sayın 5 ler diye dönüp sorunca da cevap alamıyoruz. 5 leri anlaşıldıgı üzere sevmiyoruz. aman onlara da yazık ya dicem de ben sevmiyorum diye neden yazık olsun ki. elbet vardır başka seveni 5 lerin.

hayatın her anını sömürmeye çalışma projem yarın öğle saatlerinde başlayacaktır.

şakaklarımdan 2.46 şar cm içeri ilerlendiğinde işte tam o bölgede çalan şarkı budur: incubus-the warmth.. davulu tizleri kısıp orta seste dinledim evet bunu yaptım. çok da memnun kaldım. drive larını severel dinlerdim ama bunu da çok sevdim ve yetmezmiş gibi hafızaya alıverdim.

fotografımı kırmızılayınca çok güzel oldu. acaba bu tekrar kızıl kırmızı olmam için bir işaret mi? yoksa özüme mi dönmeliyim? ya da ya da aklımdaki lezzetli renk karışımını mı uygulamalıyım? kafam çok karışık, tanrımm nasıl bulacagım bu çıkış yolunu :p (fıldır)

geceye gel geceye gecenin koynundayım
eller ne derse desin ben yine uyanıgım

a plus a tous!

12.17.2006


kiss..
which makes brighter than the sun
herhangi birisi herhangi olmaktan ne zaman çıkar?
nerede durdugunu bilmediğim o ince çizgiye basınca mı?
bir anda bambaşkalıga geçiş yaptın. herşeyin bambaşka oldu, eskiye dair her yol bambaşka sokaklara çıktı. ne değişti ama? belki de sadece aramızdaki sular..

ve giderek başa döneceğiz, sadece bu sefer o çizgiye hangi taraftan yaklaştıgın değişecek. bir anda yine herhangi olucaksın. artık herseferinde sen aynı mısın yoksa ben mi değiştim diyeceğim. neden?

sen daha yakın oldukça ben seni itmeye başladım. üzgünüm. uzak dursan da zaman iticekti seni benim yerime. nerde durman gerekli bende durabilmen için. bilmiyorum.

sona dön.. başa dön.. zaten döndüğü sürece son da baş da aynı noktada, işte bu nokta o nokta = .

bundan farklı birşey var mı? varsa da ben yaşar mıyım?

ben düşünürken güneş battı, gece oldu yine.. ama ben geceyi de severim sevgili.. yarın güneş bizim olmasa da bu gece ay dolunay..

12.14.2006

Bir eline sözlük yapışık yaşayan biri oldum çıktım. Aklımda en sık oluşan soru: 'Bu ne demek?'. Derimde sözlük taşıma cebi açtırıcam. Evet, şu noktada kangurulara özendiğim doğrudur.

12.12.2006


Biz buralarda sokaklarda icikli bicikli vitrinlerle 'face a face'ız sürekli. Demek ki
'herhangi olmayan bir baba' beyaz sakalını bıyıgını takmış, kırmızı şapkasıyla kırmızı kostümünü giymiş taa uzaaaklardan yola çıkmış. Geyiklerinin bagajına özenle yerleştirmiş hediyeleri, üşümesinler diye takmış başlarına birer şapka, onlar da çocukaları gibi ne de olsa.. Neşeli, kar beyazı ve aynı zamanda pudra şekeri tadında şarkılara rastlarken köşe başlarında arada bir de 'J'arriveee..!' namelerini duyuyoruz. E o geliyor bunun başka bir açıklaması yok biliyoruz.

12.03.2006

şehir kendini hiç düşünmeden yagmura teslim ediyor geceler boyu

gecenin beklenmedik bir saatinde çıkıp geliyor yağmur. sormadan şehre. davetsiz ama gelirse kabul edileceğini bilir bir halde. şehir defalarca ağırlamış yağmuru ama çekingen yine de. gelişini bekliyor ama ya gelmezselerini bırakamamış da. işte bu yüzden bir sokak lambasının sarıların en güzeli ışıgında yağmur ilk damlalarıyla severken şehri şehir hiç olmadıgı kadar mutlu, yağmurun ıslaklığıyla sıcacık.

12.02.2006

neden böyle bir sürece girdim bilmiyorum.
yaz -a- mıyorum.
yaza yazdıgım kadarını begenmiyorum.
oynuyorum.
hamurum oynanmaktan bozuluyor, olmuyor istediğim gibi.
siliyorum.
yeniden yazmaya çalışıyorum.
yeniden istediğimi bulamıyorum.
yazmam mı değişti istediğim mi?
bilmiyorum.
patlamaya mı hazırlanıyor yoksa içimdekilerin tümü?
bir aralık mı verdiler bu nedenle bu Aralık?
we ll see.. we ll see



mavi ışıkları gözlerim beyazına kaydettim.
mavilerin içinden siyah boncuk bakıyorum. ne de güzel bakıyorum.
başımı iki yana sallıyorum.
umrumda mıyım degil miyim inan umrumda degil.
sen artık farketmezlere çıktın bende.
uçuk pembe bakışların yok mavilerimde.